Modanın Yıllara Göre Değişimi
Barınma, beslenme ve giyim insanların temel gereksinimidir. Giyinmeye duyulan gereksinimin eski çağlarda insanların vücutlarını doğanın etkilerinden koruma düşüncesinden doğmuştur.
İnsanoğlu örtünmek değil de giyinmek istediği anda belki de bilinçsizce de olsa moda kavramını yaratmış oluyordu. Aslında moda da amaç giysinin ille de yararlı ve gerekli olması değil, farklı olmasıdır.
1920’lerde kadınların erkek kıyafetleri giymeleri, erkeksi kısa saç stilini benimsemeleri dönemin moda konseptiydi. Dönemin en önemli moda olayı ise kadınlarda pantolon modasının başlamasıydı.
1930’larda düz kesimlerden çapraz kesimlere geçildi. Kadınlar gündüz tayyör giyiyor, gece çıkarken vücudu saran uzun elbiseleri tercih ediyordu. Kürklü yakalar ve vatkalar da bu dönemde modaya giriş yaptı.
1940’larda gösterişli, çicekli ve tüylü şapkalar podyumdaydı. Kemer sıkma modası ise 40’lardan günümüze gelen en önemli moda akımlarından biri oldu.
1950’lerde ince bel ve görünür kıvrımlar geri döndü. Güzellik kavramı yeniden tanımlanarak koyu renk dudaklarla porselen ten tezat oluştursa da dişiliği yeniden vurguladılar. 50’lerde moda dünyası stil ikonlarıyla da tanıştı. Audrey Hepburn, Brigitte Bardot o döneme damgasını vurdu.
1960’larda 50’li yılların narin şıklığı ve feminen dokunuşları yerini özgür ve kuralsız giyime bıraktı. Özgür olmak ve rahat hareket etmek isteyen genç kızların vazgeçilmezi mini etek oldu ve o dönemin zayıf mankeni Twiggy’yle ölümsüzleşti.
1970’lerde moda da bireysellik öne çıktı. Miniler, maksiler, folklorik etekler, romantik elbiseler, retrolar bir tek moda olmadığını, farklı modaların iç içe geçtiğini gösterdi. Gençler bu dönemde modayı karıştırarak canları ne isterse onu giydiler. Çicek desenleri, örgü elbiseler, puantiyeler, büyük kolyeler, tahta topuklu sabolar, kalın bilezikler; 70’lerde öne çıkan hippi şıklığına dikkat çekti.
1980’ler bir tür gösteriş ve eksantriklik çağı olarak adlandırılabilir. Büyük aksesuarlar, çarpıcı renkler, vücut hatlarını gösteren dar kıyafetler, taytlar, ve omuz vatkalarıyla kabarık saçlar 80’ler modasının temelini oluşturdu. Ayrıca 80’ler top model ve mankenlerin yıldızlaşmaya başladığı, moda dergilerinin kapaklarını süslediği yıllardı. Top modellerin ortaya çıkışı, 80’li yılların güzellik anlayışını da etkiledi. Diyet yapmak önem kazandı, güzellik ürünleri yok satmaya başladı.
1990’lar, bu dönemde moda artık tartışılmaz bir güçtü. Bu güç sadece tasarımları, defileleri ve şovlarıyla değil; yaşam biçimleriyle de dikkat çeken ve adeta yıldızlaşan moda tasarımcılarının elindeydi. 80’lerin abartılı kesimlerinin aksine 90’larda sade bir duruş öne çıktı. Beyaz tişört ve denizci gömlekleri de bu dönem yaygınlaştı.
2000’ler ise modanın globalleştiği, hayatın hızlandığı, internetin her alana nüfuz ettiği yıllardı. 2000’li yıllarda herkes aynı şekilde giyinmeye, aynı tarzı benimsemeye, aynı ikonlara tapmaya başladı. Moda artık hiç kapanmaksızın tekrarlanan döngüde yepyeni tasarımcılar, yepyeni trendler ortaya çıkartmaya devam edecek ve her yeni’nin yerine daha yeni bir yeni geçecek.
Nihan Olgun
Commentaires